4 ve 1,5 Yaşındaki İki Çocuğun Uyku Düzeni

Geçenlerde uykuyla ilgili yazdıklarımı gözden geçirdim. Tuna’nın bebeklik uykularından Sava’nın uyku düzenini oturtmaya doğru bir harita çıkardım.

Yazaranne gözüyle Sava’yı en son şöyle bırakmıştık.

Tuna ise son olarak sabahları 6’da uyanma alışkanlığı edinmişti.

Şimdilerde ne yapıyoruz, aldığım önlemler ne işe yaradı, bunları paylaşmak istedim.

Tuna öğlen uyursa akşam 9’da yatıyor, uyumazsa 8’de. Bazen üst üste uykusuz dönemleri oluyor. Öğlen uyumadığı halde 9’u geçiyor yatağa girmesi. Uykusuzluk iyice başına vurduğundan çabuk dalamıyor uykuya. Böyle zamanlarda bir gün saat 7’de uyutuyorum. Doping gibi geliyor bu erken uyku ona. Sabah 7-8’lere kadar da uyuyor.

Tuna haftada üç gün okula gidiyor ve okulda uyku saati yok. Bu yüzden öğle uykularını yavaştan bırakıyor gibi, ama bence hala ihtiyacı var. Okula gitmediği günler öğle uykusuna yatmak istemiyor. Yatağa girmeye bir şekilde ikna edersem de en az iki saat uyuyor.

Tuna’nın uykuya geçmesi kendi yatağında, kendi kendine oluyor. Çoğu zaman yanında durmuyorum. Uyumadan önce mutlaka kitap okuyorum. Vakit kalmadı, yarın iki tane okuyalım, dediğimde ağlayacak kadar önemsiyor bu kitap okuma anını. Buna çok seviniyorum.

araba6

Sava gündüzleri bir kere uyuyor uzun zamandır. Öğle uykusuna saat 2 gibi yatıyor, 1,5 saat uyuyor ortalama. Gündüz uyuyabilmesi için odanın mümkün olduğunca karanlık olması lazım. Emzik yine en önemli uyku objesi. Uyumadan önce kitap okumuyoruz. Sevmiyor okumayı. Çoğu zaman “Hadi uyku zamanı, emziğini bulalım,” diyorum. Sava’nın uyku ritüeli bu kadar kısa. O da çabucak uyum sağlıyor. Kendi yatağında uykuya dalıyor çoğu zaman. Son günlerde uykuya dalana kadar yanında beklememi istiyor. Diş çıkarma, büyüme atakları dönemlerindeyse kucağımda geçiyor uykuya. En fazla 5 dk. sürüyor uykuya geçmesi. Bu konuda abisinden çok farklı. Öğle uykusunun 45. dakikasında uyanabiliyor, pışpışla yeniden dönüyor uykuya ve 45 dk. daha uyuyor.

Sava gece uykusuna abisiyle aynı anda yatıyor. Abisine kitap okurken kulak bile kabartmıyor. Bazen o da kendi başına bir kitap kurcalıyor o kadar. Ya da bütün kitaplığı yere indiriyor. Gece- gündüz, bütün uykularında hala okyanus sesinden faydalanıyorum. Bazı akşamlar ikisini de koyuyorum yataklarına, çıkıyorum odadan ve 15 dk. sonra odadan hiç ses gelmiyor, bakıyorum uyumuşlar. İşte öyle akşamlar kendimi gerçekten şanslı hissediyorum. Çoğu zaman ikisini de yatağına yatırdıktan sonra önce ufaklık, sonra abisi kalkıp geliyorlar. Geri koyuyorum, yine geliyorlar. Birkaç tur böyle devam ediyor, sonunda odada bekliyorum.

Uyku olayında her çocuğun farklı olduğunu iki çocuklu olduktan sonra iyice öğrendim.

Birisi uykuya zor dalıyor, uyuduğu zamansa top atsan uyanmıyor.

Diğeri hemen uykuya geçebiliyor, ama çıt sesine uyanıyor.

Biri uyurken ışıktan çok rahatsız oluyor, neredeyse zifiri karanlıkta uyumak istiyor.

Diğeri gece lambası kullanmak istiyor.

Biri uyuma objesi olarak emzik istiyor, diğeri kitap okumazsa mümkün değil uyumuyor.

İşin en kolay kısmı da şöyle oluyor. Akşam 8-9 civarı eve döndüğümüz bir günse, ikisi de hiçbir şeye gerek kalmadan arabada dalıyorlar uykuya ve bana sadece onları yataklarına kadar taşımak kalıyor.

Sabah uyanma saatleri ise 7-8 arasında değişiyor. Biri uyanırsa mutlaka diğeri de uyanıyor. Genelde 8’e kadar yatakta kalma kuralımızı uygulamaya çalışıyoruz. En azından bizim yatakta biraz vakit geçiriyorlar.

Gece uyanmaları ise değişken. Tuna genelde sabaha kadar kendi yatağında uyuyor. Çok nadir bizim yanımıza gelebiliyor. Sava çoğu zaman 1 kere uyanıyor. Bazen 1’de, bazen 4’te… Uyanınca yanıma alıyorum ve sabaha kadar bizimle uyuyor. Geçenlerde hiç uyanmadan sabaha kadar uyudu. Demek ki kendini bu konuda yıpratmanın bir anlamı yok. Hazır olduğunda yapması gerekeni yapıyorlar.

Artık uykuyla ilgili pek bir şey okumadığım, çoğu şeyin rutine bindiği bir döneme girdiğim için mutluyum. Sizin de çocuğunuzla ilgili uyku problemleriniz varsa önce sakin olun ve bir gün hepsi geçecek, deyin.

6’da Uyanmak Ne Demek Yahu?

Hafta içi, sonu demeden Tuna bu sıralar hep altı ve civarında uyanıyor. Uyandığı zaman geri uykuya dönmesi mümkün değil zaten. Bizi uyandırmayabiliyor, ama sessizce odasında da oturmuyor. Ayaklarını güm güm yere vurarak yürüyor ve apartmanda uyanmayan kaldıysa onu da inleterek uyandırmış oluyor. Bu durum yatma saatiyle ilgili olmuyor. Erken de yatsa, geç de yatsa durum hep aynı. Ne yapmalı? Dört yaşına yaklaşırken bu kadar erken kalkmak normal mi?

erken kalkma

Önceki yazımda uykuyla ilgili bir tablo vermiştim. Bu tabloda çocuğun ne kadar uykuya gereksindiğini bulabilirsiniz. Bu rakama göre artık dört yaşın gündüz uykuları kaldırılabilir. Bu durumda daha erken yatması gerekebilir. Sakın diyim, erken yatarsa erken kalkar yanılgısına düşmeyin. Onun bir dolu bilimsel açıklaması var. Esas geç yatan erken kalkıyor. Denedik, gördük kaç kere. Bununla ilgili bilimsel yazılar bir yana en sevdiğim Blogcu Anne‘nin yazısıdır.

Peki erken kalkmaları engellemenin yolları var mı?

Hem var, hem yok.

Var, eğer uyanmasına sebep olan bir etmen varsa (ışık, gürültü, üşüme gibi.) bu ortadan kaldırıldığında uyanması için bir sebep olmayacaktır.

Yok. Uykusunu aldığından eminseniz, onu uyandıran herhangi bir uyaran yoksa ve uyandıktan sonra bir türlü uykuya geri dönemiyorsa müdahale edebileceğiniz bir durum yok demektir. Eğer sizde de böyleyse onu her seferinde geri uyutmaya çalışmayın. Ama o uyandı diye siz de uyanmak zorunda değilsiniz. Ne de olsa artık büyüdü. Şöyle bir anlaşma yapabilirsiniz. Odasına alarmlı bir saat koyun veya anlayabileceği bir şekilde saat kaça gelince odadan çıkabileceğini belirtin. O saate kadar odasında oyalanması için akşamdan kitaplar belirleyin. Puzzle oynayabilir. Sessizce yapabileceği başka ne varsa seçenekleri bu doğrultuda çoğaltabilirsiniz. Hatta “erken kalkan oyuncak sepeti” gibi bir isim vererek akşamdan onun için bir sepet hazırlayabilirsiniz. İçine elbette sessizce oynayabileceği oyuncaklar ve kitaplar koyarak. Sepetin içeriğini her akşam değiştirmeniz, sıkılmaması için önemli olacaktır.

Bu bilgileri yine öncelikli kendim için topluyorum. Yarın itibariyle bir “erken kalkan oyuncak sepeti” hazırlıyoruz. Bu sadece Tuna’yı oyalayacak bir çözüm olmayacak bence. Aynı zamanda onun erken uyanmasıyla ilgili bir sorunumuz olmadığı mesajını da içerecektir, ki belki sadece bu mesaj bile yeterli olabilir.

1 Yaşında Uyku Düzeni

Çocuk sahibi olduğumdan beri en çok zorlandığım konu uyku. En çok araştırmayı da yine bunun üzerine yapmışımdır herhalde. Şimdiye kadar okuduklarımdan bir master tezi çıkabilir. Hala kesin bir çözüme ulaşamasam da dönem dönem başardığım oldu. Çünkü çocuklar sürekli değişken dönemlerden geçiyorlar ve daha önce kazandıkları disiplini bir süre sonra değiştirmek gerekebiliyor. En çok da dönüm noktalarında kafam karışıyor. İnanın çok şey okudukça daha çok bocalıyorum.

uyumayan sava

Sava bir yaşını bitirmek üzere ve yaklaşık iki aydır yürüyor. Yürümek, sadece uyku düzeni için değil, diğer birçok alışkanlıklar için de önemli bir dönüm noktası. Mesela yürüyen çocuk uykusu bölündüğü anda ayağa kalkıyor ve geri yatar pozisyona geçmeyi kendi başına akıl edemiyor. Yürümek onun için o kadar önemli bir şey haline geliyor ki uyuyarak bu vaktini boşa geçirmek istemiyor. Özellikle gündüz uykularında sürekli direniyor. Bizde durum iyice çıkmaza girince ben yine başladım o blog senin, bu kitap benim okumaya. Dediğim gibi okudukça daha çok kafam karıştı ve daha agresif yaklaştım. Çünkü birçok kaynakta uykuyla ilgili çok katı yaptırımlardan bahsediyorlar. “Bırakın ağlaya ağlaya öğrensin uyumayı, aslında aç olduğundan uyanmıyor, çocuklar sizi kullanıyor,” gibi cümleler geceleri kabus görmeme sebep olacak kadar can sıkıcı geliyor. Ben yine en rahatlatıcı ve çözüm odaklı yazıları Dr. Sears‘ın sitesinde buldum. Uzun uzun anlatmayacağım, yine maddeleyerek önce sorunumuzu özetleyeceğim, sonra bulduğum bilgileri yazacağım. Ben bu bilgiler ışığında üç gündür Sava’yı en fazla on beş dakikada uykuya geçirebildim. Nispeten daha uzun uykular uyudu. Şimdilik başardım diyemiyorum, çünkü bu bir süreç. Başarsak bile bir süre sonra yeni bir dönemle farklı yöntemler bulmak gerekebiliyor.

Sorunumuz:

1. Gündüz iki kere uyuyan Sava, uykuya geçiş için yarım saat ila bir saat uğraştırabiliyor.

2. Gündüzleri yatağa koyarak uyutuyordum, yine öyle yapmayı deniyorum, fakat yatağa koyar koymaz ayağa kalkıyor. “Uyku zamanı oğlum,” deyip tekrar yatırıyorum, yine kalkıyor. Bu böyle sonsuz sayıda tekrar edecekmiş gibi görününce de pes edip kucağıma alıyorum, hafifçe sallıyorum. Bazen uyuyor, bazen de ağlıyor. Onu yere bırakmamı ve mümkünse uyutmamamı istiyor. Sonunda biraz daha yatırıp, biraz daha sallayıp bir saatin sonunda uyutuyorum. Pestilim çıkmış bir şekilde dinlenmeye geçecekken de yarım saat sonra uyanıyor.

3. Gece uykusuna geçerken de önce mutlaka yatağında uyutmayı deniyorum. Okyanus sesi, bazen ninni, öncesinde kitap okuma derken yine sonunda kucağıma almak zorunda kalıyorum. Sonuç, yine bir saat karanlıkta Sava’yı uyutma çabaları. Benim sabrım zaten yarım saate kurulu, zamanı gelince beynimde şimşekler çakmaya başlıyor ve kendimi çok kızgın hissediyorum. Yanlış bir şeyler yaptığımı düşünüp daha da üzüyorum kendimi.

4. Gece iyi ihtimalle iki, çoğunlukla da üç kere uyanıyor ve uykusunun son iki-üç saatini mutlaka bizim yatakta geçiriyor.

5. Gece beslenmesini artık kesmek gerek, diyorlar. Bizimki hala iki kere süt içiyor. 12’de 210 ml, sonra uyandığında ise memede ne varsa.

Çözüm:

1. Her akşam şu rutini uygula. Asla atlama, mutlaka uygula.

Banyo (Her seferinde şampuan kullanmaya gerek yok.)

Süt içir. (Bunu daha önce yapmıyordum. Gece beslenmesini kesmek için gündüz daha çok süt içirmek lazımmış.)

Süt içerken kitabını oku. (Sava kitap sevmiyor, ama süt içerken ona okumam hoşuna gitti.)

Emziğini ver. (Başka bir uyku objesi edinmesini çok istedim ama bizimki illa ki emzik istiyor.)

Perdeyi ve ışıkları kapat.

4-5 tane yumuşak oyuncağını birer birer uyut. “İyi geceler maymuncuk,” deyip maymunu yüz üstü çeviriyorum.

Sava’ya “Uyku zamanı, iyi geceler,” de ve yatağına koy.

2. Yatağa koyunca ayağa kalkıyorsa birazcık zorlayarak yatar pozisyonda kalmasını sağla. (Ben ayak bileklerinin üstüne elimi koyuyorum. Bir- iki sefer kızıyor, sonra kabul edip sessizleşiyor.) Bu maddeyi sevmiyorum aslında. Hiçbir şey için Sava’yı zorlamak istemiyorum. Fakat yatakta yatmadan uyuyabilmesi mümkün değil. Zaman zaman o uykuya dalmadan elimi çektiğim oluyor, anında kalkıyor ayağa, uykusu da açılıyor. Yani burada bir zorlama gerekiyor. Yine de zamanla alışacağını, buna gerek kalmayacağını düşünüyorum.

3. Gündüz uykularına geçerken banyo yaptırmak hariç yine aynı rutini uygula.

4. Gece beslenmesini birden kesme, kademeli olarak bırak. Gündüz daha çok süt içir. Gece kalktığında süt hazırlıyorsan formüle bir kaşık eksik mama koy. Bu eksiltmeyi giderek daha da arttır, böylece gece kalktığında sadece su içmeye alışabilir.

5. Uyku saatlerinde sakin ve rahat ol. Stres yapmak çocuğu olumsuz yönde etkiliyor.

İşte bizim şimdilik işimize yarayan çözümler bunlar oldu. Her çocuk farklı olduğundan siz de kendinize göre en uygununu bulabilirsiniz. Fakat çoğu kaynakta mutlaka bir rutin oluşturmak gerektiği belirtiliyor. Öncelikle içinizden gelen sesi ciddiye alın, sonra ona kendi başına uyuyabilmeyi öğretecek bir yöntem bulun. Kendi başına uykuya dalabilmesi benim en çok altını çizdiğim konu. Bunu öğrenirse kolay kolay unutmuyor. Yine de en önemlisi uyku zamanlarını sizin de çocuğunuzun da keyif alabileceği bir şekilde düzenlemek. Beni bu kadar zorlamasının sebebi de buydu zaten. Her gün en az üç kere yaptığım bu şeyin benim ve çocuk için eziyet haline gelmiş olması.

Son olarak bebek ve çocukların ne kadar uyuması gerektiğini gösteren tabloyu paylaşıyorum. Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir çocuk için bu saatlerin önemli olduğuna inanıyorum.

Yaş Gece Uykusu Gündüz Uykusu* Toplam Uyku
1 ay 8 8 (çok sayıda) 16
3 ay 10 5 (3) 15
6 ay 11 3 1/4 (2) 14 1/4
9 ay 11 3 (2) 14
12 ay 11 1/4 2 1/2 (2) 13 3/4
18 ay 11 1/4 2 1/4 (1) 13 1/2
2 yaş 11 2 (1) 13
3 yaş 10 1/2 1 1/2 (1) 12
*Not: Parantez içindekiler kaç kere uyuyacağını gösteriyor

Aynı Odada Uyumak

aynı yataktaBu hafta gündemimiz Sava’yı abisinin odasına taşımaktı. Sava uykusu çok derin olmayan bir bebek. Bu yüzden bizim odada sıkça uyanıyordu biz girip çıktıkça. Eninde sonunda iki kardeşi aynı odada yatıracağım için bu süreci biran önce başlatmak istedim. Kafamda iki kardeş aynı odada uyumalı mı sorusu hiç oluşmadı, o yüzden bu konuyu araştırmadım. Bana göre aynı odada uyumak ikisi için de yararlı bir paylaşım. Araştırmalarım daha çok bu süreci doğru planlayabilmek adınaydı. İşte bulduklarım;

“Öncelikle büyük çocuğun kardeşiyle ilişkisi gözlenmeli. Saldırgan davranışlar sergiliyorsa aynı odada yatırma fikri bir süre ertelenebilir.” Tuna kardeşine karşı saldırganlık göstermiyor.

“Bebek geceleri daha uzun uyumaya başladığında büyük çocuğun odasına taşınmalı.” Buradaki esas sebep çocukların birbirinin uykusunu bölmemesi. Tuna’nın uykusu ağır olduğundan gece boyunca iki kere uyanan Sava’nın sorun yaratmayacağını düşündüm.

“Büyük çocuk, bebeğin anne ve babanın bakımına ihtiyaç duyduğunu bilmeli. Bir durum olduğunda size haber vermesi gerektiğini anlamalı ve bu durumu uygulamaya geçirebilmeli.” Tuna’ya bunu sıkça öğütlüyorum. O da ‘Sava’nı emziği düşmüş’, ‘Sava uyanmış’ gibi cümlelerle herhangi bir müdahalede bulunmadan bana haber verdiği için bu maddeyi de geçiyoruz.

“İkisini yalnız bırakıp aralarındaki iletişime bakmalı, büyük olanın kardeşiyle yalnızken neler yaptığı gizlice kontrol edilmeli.” Tuna Sava’yla yalnız kaldığında genelde onunla ilgilenmiyor. Eğer ortamda biz varsak ilgisi Sava’ya kayıyor. Yine de aynı odayı paylaşmaya başladıkları ilk günlerde gözler sürekli üstlerinde olmalı.

“Uykusu ağır olan önce yatırılırsa aynı saatte uyutmak zorunlullulğu ve zorluğu ortadan kalkabilir.” Bizde bu durum biraz farklı işleyecek gibi görünüyor. Sava hem daha erken uyuyor, hem de uykusu daha hafif. Tuna’yı da Sava’yla aynı saatte yatırabilirim, ama Tuna’nın öğle uykularını bırakması gerekebilir bu durumda. Henüz bu kararı veremiyorum, ilerleyen günlere bakacağız.

“Aynı oda içinde çocukların ikisine de ayrı alanlar yaratmak gerekir. Özellikle de büyük çocuğun bu değişikliğe uyum sağlaması için.” Bu maddeyi şöyle örneklemişler, iki ayrı yatak, iki ayrı dolap gibi. Şimdilik bizde durum böyle. Ama Sava büyüdüğünde ayrı oyun alanları yaratmak faydalı olabilir.

“Öğle uykuları için farklı bir düzenleme yapmak gerekebilir.” Ben Sava’nın gündüz uykularını zaten evin en sessiz olan odasında olacak şekilde ayarlıyorum. Bu bazen yatak odası, misafir odası, salon olabiliyor. Tuna ise öğle uykusunu kendi yatağında alıyor. Bu düzende bir değişiklik yapmak gerekmeyecek. Ama ikisi de aynı anda ve aynı odada öğle uykusuna geçseler, tadından yenmezdi tabii.

“Beyaz gürültü (White noise) denilen sesler gece uykusuna aynı odada yatacak kardeşler için faydalı olabilir, böylece çıkardıkları sesler yüzünden birbirlerini uyandırma olasılığı düşer.” Ben Tuna’yı iki yaşından beri okyanus dalgası sesiyle uyutuyordum. Sava buna henüz alışmamıştı. Yeni düzenlemeyle onun hayatına da girdi okyanus sesleri. Umarım o da sever.

An itibariyle iki gecedir aynı odada uyuyorlar. İlk gece Sava iki kere uyandı. Tuna bunların hiçbirini duymadı. Tuna sabah uyandığında Sava bizim yanımızdaydı, başbaşa kalmadılar. Bundan sonraki geceler nasıl geçecek bilmiyorum, ama ben beş aydan sonra uyumadan önce yatağımda kitap okuyabildiğim için çok mutluyum.

İki Çocukla Bayramda Ankara

Bayramda Ankara’ya gittik. Tek çocukla yaptığım Ankara ziyaretlerinden burada bahsetmiştim. İki çocuk olunca yol daha uzun sürmedi, hatta beklenenden daha kısa bile oldu. Tecrübeli anne sayılıyorum ne de olsa. Yine çocukları, özellikle de Tuna’yı önceden hazırlamanın büyük faydası oldu. Ankara’ysa neredeyse bir yıldır görmediğim halde pek değişmemişti. Ama algım her gidişimde daha farklı olduğundan şehir de benimle birlikte değişim geçiriyordu.

IMG_0530Yola çıkmadan önceki akşam kendimle gurur duyduğum bir şey hazırladım Tuna’ya. İstanbul’dan Ankara’ya giderken yolda göreceğimiz, bir çocuk tarafından fark edilebilir şeyleri çizerek bir harita hazırladım. Evden çıkışımız, gişelerden geçiş, İzmit Körfezi, fabrikalar, tüneller, mola yeri, renkli dağlar (sonbaharda Bolu Tüneli’ne yaklaşırken rengarenk ağaçların süslediği dağlardan bahsediyorum), bozkıra dönüşen ve giderek sararan manzara, minik evler ve anneanne, dede ve dayının resmiyle sonlanan yolculuğumuz. Tuna buna ne kadar sevindi anlatamam. Yol boyunca kıvırdığı haritayı elinden düşürmedi. Ama kendisini zorlamadıkça açıp bakmadı. Yine de yolun uzunluğunu algılaması ve sıkılsa da daha yolumuz olduğunu görebilmesi açısından faydalı oldu. Yolculuk yapacaklara kesinlikle öneririm. Hazırlaması da çok eğlenceli olmuştu benim için.

Sava’nın işi biraz daha zordu. Nereye gittiğimiz, ne kadar süreceği, neden sürekli araba koltuğunda oturduğu konusunda bir fikri olduğunu sanmıyorum. Fakat bütün yolu bir mola ve bir emzirmeyle, 5 saatte alabilmek büyük başarıydı hepimiz için.

Ankara’da iki çocuğumun da uyku düzeni değişmedi, hatta Tuna sabahları daha geç kalkmaya başladı. Sava sürekli yeni insanlar görerek meraklı yapısını iyice tatmin etti. Her gittiğimizde mutlaka hastalanıp dönerdik, bu sefer hepimiz biraz hasta gidince iyileşip dönmüş olduk.

hacıarifbeyAnkara’ya her gittiğimde Kuğulu Park’a mutlaka uğrarım. Bu sefer biraz hüsran oldu. Park yine çok güzel, kuğular, kazlar, duvar yazıları harika ama Sava bezini doldurunca soğukta girip bezini değiştirebilecek bir yer bulmak mümkün değil. Halbuki parkın ortasında bir restoran var. Ne yazık ki hitap ettiği kitleyi henüz anlayamamış bir mekan. Ankara’nın çocuk dostu olmayan bir şehir olduğunu düşünmek üzereyken annemin emeklilik yemeğini yemek üzere Hacı Arifbey’e gittik. Lokantada 4-5 tane büyük akvaryum var. Büyük bir havuzda da bir dolu kaplumbağa. Tuna “Buyası hayvanat bahçesi bigi,” derken hakkı vardı. Sonra oyun odasını görünce daha da sevindi. Çocuklar için özel tuvaleti, emzirme odası, alt değiştirme ünitesi de benim gönlümü aldı. Yemekler de güzel olunca çok büyük bir memnuniyetle ve her Ankara ziyaretimde uğrama kararıyla ayrıldık oradan.

tuna kuguluDöneli bir hafta oldu. Yolculuk sonrasında hep korktuğum düzen değişmesi durumunu yaşamamış olmanın sevinciyle iki çocuklu olarak da seyehat edilebileceğini göstermiş oldum kendime.

7 Aylık Ayrıntılı Rutin

Gece 5 civarı uyanıp emiyor, sonra sabaha kadar uyuyor, sabah kaçta kalktığını hiç bilmiyorum çünkü sesi çıkmıyor. Ben 9 gibi uyandığımda yatağın bir kenarında bir şeyleri kemirirken buluyorum onu. Çoğu zaman gece boyu hiç değişmeyen bezi kocaman şişmiş ve dışarı çiş sızdırmış oluyor. Islanıyor üst baş.. Ama keyfi yerinde. Altını değiştirdikten ve yeni kıyafetini giydikten sonra yürüyerek mutfağa gidiyoruz beraber. Yolda birkaç şeye takılıyor ama güzelce adım atarak yürüyor. Sonra beraber kahvaltı ediyoruz. Bazen rezene çayı, bazen ıhlamur eşliğinde anne sütü, hipp bisküvi, labne, pekmezden oluşan karışımı afiyetle yiyoruz. Ben yerken onun eline bir ekmeğe labne sürüp veriyorum, kemiriyor. Benim yemek yemem onu çok etkiliyor zaten. Kahvaltı bitince elini yüzünü yıkayıp salona geçiyoruz. Salonda yere yorgan serdik, üstüne de oyun halısı. Onu orada bırakıyorum, ben mutfağı toplamaya girişiyorum. 11 gibi uykusu geliyor. Kahvaltıda da çok yedirmediğimi düşünüdüğüm için emzirerek uyutuyorum. 2. memeyi emerken uykuya dalıyor. 12 gibi uyanıyor, meyvesini, d vit ve demirini veriyorum bu arada. Sonra yine oyun. Arada anneanne ve dedeye bağlanıyoruz msnden. 2’de sebze saati. 3 gibi uykusu geliyor. İyi yediyse emmeden emzikle uyuyor. Az yerse emerek. 4.30-5 gibi uyanıyor. Emziriyorum. Sonra yine oyun zamanı. Bu arada parka da gidiyoruz. 7 gibi pirinçli mama veya çorba. 8 gibi banyo, sonra hikaye ve uyku. Eğer açsa hikaye kısmını meme alıyor. Gece 1 gibi, bazen de 3 gibi uyanıyor. İşte 24 saatlik döngümüz bu sıralar böyle.

Yine uyku olayı

Uyku olayında şöyle bir yol izledim. Gece uyandığında tam da ayılmıyordu zaten, ben de hemen emziriyordum ve emerek uykuya devam ediyordu. İyice uykuya daldığında da meme ağzından düşüyordu zaten, ben de yatırıyordum yatağına. Emzirmeyi de bizim yatakta yatarak yaptığım için ne kadar emdiğini de anlamıyordum. Sonra tabi 2 saat sonra uyanıp meme istiyordu yine.


Çözümler:

1- Gece uyandığında oturarak emzir, yatarak emzirme!
2- 1 memeyi emdikten sonra diğerine geçmeden önce altını değiştir, uykusu iyice açılsın, sonra diğer memeyi ver.

Sonuç:

Gece en fazla 1 kere uyandı. 
Annenin bu deneyimden öğrendiği şeyse bebeğin ihtiyaçlarını geçiştirmeden hakkını vererek yapması gerektiği.

Uyku mevzusu

Gece uykusunu 8-9 civarına aldığımdan beri uykuyla ilgili araştırmalar yapıyorum. Öncelikle bebeklerin büyüme hormonundan yararlanabilmeleri için erken uyumaları gerekiyor. Tabii erken uyuduğunda da çok sık bölünmemeli uykusu. Biz bu düzene geçtiğimizden beri gece 2 saatte 1 uyanmaya başladı, ben de başladım harıl harıl taramaya uykuyla ilgili yazılanları. 

En çok yararlandığım Dr.Sears’ın yazıları oldu. Linki burada:
Ben kısaca bir özet geçeyim:

Bebeklerin uyku döngüsü erişkinlerinkinden farklıdır. Erişkin bir insan uyumadan önce bazı rutin davranışlar sergiler. Bunlar kıyafetlerini değiştirmek, kitap okumak, müzik dinlemek gibi çeşitlendirilebilir. Bu uyku ritüelini takiben erişkin derin uykuya dalar. Bu sırada vücut ve beyin sessizdir, tam bir rahatlama söz konusudur. Yaklaşık 1,5 saat sonra REM uykusu başlar. REM: Rapid eye movement (Hızlı göz hareketleri) REM uykusunda beyin çalışmaya başlar. Bu sırada rüya görülür, sağa sola dönülebilir ve ihtiyaç varsa banyoya gidilir ve yatağa geri dönüp uykuya devam edilir. Uykunun bu iki hali gece boyunca dönüşümlü olarak devam eder.

Bebeklerde uykuya dalma yine erişkinlerdeki gibi bir uyku ritüeliyle başlatılmalıdır. Banyo, masal, müzik gibi. Bebekler kendi kendilerine uykuya dalamadıklarından çoğunlukla ebeveynlerinin yardımına ihtiyaç duyarlar. Uyumaya başladıklarındaysa erişkinlerdekinin aksine doğrudan derin uykuya dalamazlar. Önce REM uykusu ile başlarlar uyumaya. Bu da bizim en sık yaşadığımız “beşiğe koyar koymaz uyanıyor” durumunu çok iyi açıklıyor. Bebeklerin ilk uykuya daldıkları anda vücutlarının hala kasılmış bir halde olduğunu, düzensiz nefes alıp verdiklerini, gözlerinin hareket ettiğini, hatta emme hareketine devam ettiğini gözlemlemişsinizdir. İşte bunlar hafif uykuda olduklarının en açık belirtisi. Bebeği bu haldeyken beşiğine koyarsak sıklıkla uyanıp ağlamaya başlıyorlar. Uykuya dalamadan uyandırılmış olmanın siniriyle de daha zor dalıyorlar uykuya. İşte bu yüzden bebek derin uykuya geçtiğinde beşiğine bırakılmalı. Peki derin uykuya geçtiğini nasıl anlarız? Genellikle 20 dakika süren bu hafif uyku sonrasında bebek derin uykuya geçer ve nefesi düzenli olur, kasları tamamen gevşemiştir ve yüzünde herhangi bir hareket yoktur. Kontrol etmek için elini tutup kaldırıp bırakabilirsiniz. Hiçbir direnme olmadan pat diye düşecektir elini bıraktığınızda. İşte bu sırada beşiğine bırakılan bebekler derin uykuya devam ederler. Peki hep 20 dakika bekleyecek miyiz? Hele ki uyuturken de bir 20 dakika harcadıysak neredeyse 1 saat bebek kucağımızda öylece bekleyecek miyiz? Başlangıçta evet. Ama zamanla derin uykuya geçme süreleri daha kısalır ve bu kadar beklememiz gerekmez. Bu derin uyku da yaklaşık 1 saat sürer. 1 saatin sonunda bebeğin yeniden REM uykusuna geçtiğini hareketlenmesiyle anlarsınız. Bu sırada bebeğin uyanmasını gerektirecek herhangi bir durum varsa, açlık, ıslaklık, gürültü vs. bebek uykudan uyanır. Eğer her şey yolundaysa 10 dakikalık bir hafif uyku döneminden sonra derin uykuya tekrar geçer. Bu hafif uyku sırasında bebek tamamen uyanmış gibi de davranabilir. Bunu anlayana kadar bebeği iyice izlemek gerekir. Gerçekten uyandığını anladığınızda ya da ağladığında yatağından kaldırın. Yoksa sessizce bekleyin yeniden uykuya dalmasını. Tabii bebeğiniz yeniden uykuya dalmayı başaramayabilir. Bu durumda yine uykuya dalması için yardım etmeniz gerekebilir. Bebeklerin bu şekilde bir uyku döngüsünün olması ve uykularının erişkinlerden daha sık bölünmesi aslında bebeklerin hayatını kurtaran bir durumdur. Çünkü bebeklerin midesi küçük olduğundan sıkça acıkırlar ve derin bir uyku uyusalardı bunun farkına varamadan uyumaya devam eder ve kendilerine zarar verebilirlerdi. Yani bebeğimiz iyi ki de uyanıyor.

Böylece ben de diğer bütün konularda olduğu gibi oğlumun zaten neye ihtiyacı varsa onu yaptığına ve benim sadece onu anlamak için elimden geleni yapmam gerektiğine karar verdim. Onu yönlendirmemin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü onun için en doğrusunun ne olduğunu o benden çok daha iyi biliyor.

Bebeklerinize güvenin, birçok şeyi bizden daha iyi biliyorlar. 

Kısa kısa…

– Tok ve uykusu olmadığı zamanlarda ellerine bakıp eğleniyo. Pek ses çıkarmıyo ama yakında çıkaracağının sinyallerini veren minik inlemeleri duyuluyor.

– Bazı geceler tamamen kendi yatağında uyuyor.

– Doktorların tavsiyesi üzerine geceleri hep sırt üstü yatırıyorum, gündüzleri yüzüstü uyumayı seviyo.

– Eldivenlere veda ediyoruz yavaş yavaş.

– İlk defa oğlum olmadan dışarı çıktım. Neredeyse 10 aydır her an birlikteyiz, eksik hissettim. Ama yine de iyi oldu.

– Gece uykusuna başlama saatini biraz daha öne aldık, banyo 19’da, 20.30’da uyku. Daha başarılı oldu sanki. Hem de büyüme  
   hormonu olayları işte…
– Dönence astık tepesine, hemen gülerek tepki verdi, çok tatlıydı.

– Dışarı pek çıkmıyoruz, eğer çıkarsak da bütün o süreyi hiç uyanmadan geçiriyor. Geçen 3 saat uyudu, biz o arada alışveriş
   bile yaptık.

Uykulu uykusuz geceler…

Saat 0.45, daha yeni daldı. Saat 18’den beri hiç uyumamıştı. Bu süre boyunca emzirme, sallama, kucaklama, tam dalıp yeniden ayılmaca gibi türlü yöntemler denendi ve benimle uyumak istediğine karar verildi. Direndim bizim yatağa alıp emzirerek uyutmamak için ama ancak böye uyuyabildi. Şimdi nasılsa uyudu, alsam yatağına diyorum, yok yok alırsam uyanır diyorum, ama böyle yatmak hiç güvenli değil diyorum, ama uykusuz kalmasından iyidir diyorum. Sonunda pes edip ben de kıvrılıveriyorum yanına. Artık o uyku nasıl bir uykudur tahmin edersiniz. 10 dakikada bir “ahh şimdi ezdim oğlanı galiba” korkusuyla uyanıp, bir oh çekip yeniden dalıyorum. 2 saat uyuyor oğlan, sonra 1 saat emme, alt değiştirme molası, sonra uykuya devam, ama bu sefer kendi yatağına yatırmayı başarabiliyorum. 2,5 saat de orda uyuyor, bense kendi yatağımda huzurla…

Sonra yine 1 saat emme. Sonra yine bizim yatakta 2 saat uyku. Kafamız karıştı…