Son günler mi acaba ???

Bugünü de geride bıraktık. Kiminle konuşsam aynı soru; “Doğurmadın mı daha ??”

Ben de sürekli an kollamaktan, kendimi dinlemekten sıkıldım. 2 gündür erkenden kalkıp babamla Bebek’e yürüyüşe gidiyorum. En az 1 saat yürümüş oluyoruz. Gün içinde de film izlemek, kitap okumak gibi aktivitelerle vakit öldürüyorum. Beklemek kelimesinin tam karşılığıdır benim şu durumum.

Evdeki herkes günün çeşitli saatlerinde, telefon açan çeşitli insanlara Tuna’nın hala gelmediğini çeşitli espirili şekillerde açıklıyor. Bu durum beni biraz bunaltıyor aslında ama yapacak birşey yok. Gecikince böyle oluyormuş demek ki. Bugün 40 hafta bitti. Aslında tam da bir gecikme yok. Ama nedense hep daha erken geleceğini düşünmüştüm.

Oğlumla konuşuyorum. Dışarısının güzel olduğunu anlatıyorum, gel artık diyorum ama bunların pek işe yaradığını da sanmıyorum. Aramızdaki o iletişimi kayıp mı ettik diye tasalanıyorum bazen. Çünkü bu ilişkiyi öyle güçlü hissediyordum ki sanki ben gel deyince hemen geliverecek gibiydi. Ama öyle olmuyor. Her şey planlanmış ve ben bunun dışındayım gibi. Belki balığım da bunların dışında. Beni ne kadar çok sevdiğini ve ayrılmak istemediğini düşünerek teselli oluyorum.

Dün, Çok Film Hareketler Bunlar’ı izledim. Bugün Fatih Akın- Soul Kitchen. Orhan Pamuk devam, bir de Beyaz Kale’yi okuyorum arada. Bakalım oğlum ne zaman gelecek???