Çocuğum Kekeliyor Mu?

Geçen yıl Google’da bu başlığı yazıp cevap arıyordum. Çünkü Tuna’da sadece benim fark ettiğim bir hece tekrarlama durumu vardı. Okuduğum yazılardan şöyle çıkarımlar yapmıştım.

-Konuşmadaki bu problem altı ayı geçtiyse bir uzmanla görüşün.

-Yeni kardeşi olan çocuklarda görülebilir.

-Psikolojik sebepleri vardır.

-Kalıcı kekemelik belirtileri bu yaşta başlayabilir.

iki-dil-konusan-cocuklarİyiden iyiye Tuna’nın kardeşi olduğu için çok dertli olduğunu, içine attığını filan düşünmeye başlamıştım. Halbuki hiç öyle bir şey hissetmiyordum. Aralarındaki iletişim de çok iyiydi. “Ama demek çok içine atıyormuş, tüh,” şeklinde bana ait olmayan bir ses eşlik ediyordu bu hislere. Sonunda bu işin internetten okuduklarımla çözülmeyeceğini fark edip bir uzmanla, yani konuşma terapisti dediğimiz kişiyle görüşmeye karar verdim. Hayatımın en önemli kararlarından biriymiş, bilmiyordum.

Konuşma terapisti, daha doğrusu terapist dediğimizde bu işe dünya kadar zaman ve para harcayacağımızı düşünerek çekimser davranıyoruz genelde. Bende böyle bir önyargı vardı en azından. Doktorumuzla görüşmemiz bittiğinde ne kadar yanıldığımı anladım. Konuşma terapistimiz 1 (yanlış okumadınız, bir) görüşmede Tuna’nın konuşma problemini çözdü. Sihirli değnek mi? Neredeyse. Çünkü benim kekemelikle ilgili bildiklerimin ne kadar yanlış olduğunu göstermiş oldu (Aynı zamanda internetin de bu konuda ne kadar yetersiz ve yanıltıcı olduğunu).

Kekemelik ya da diğer konuşma problemleri fiziksel bir gelişim farklılığıyla başlıyor, zamanla dış etkenler işin içine girdikçe psikolojik bir hale geliyormuş. Biz henüz başlangıç seviyesinde olduğumuzdan, doktorumuz bu durumu “Konuşmasındaki zorlanmayı kimler fark ediyor?” sorusuyla derecelendirdi, işimiz kolaydı.

Gelişim farklılığı kısmını biraz açmak isterim. Mesela Tuna’daki durum beynin, konuşmayı sağlayan kaslardan daha hızlı gelişmiş olması ve kafasında kurduklarının henüz cümlelere dönüşmek için yeterli altyapıyla karşılanmamasıydı.

Nasıl bir yol izledik? Doktorumuz bize 3 ay süre verdi. Bu sürede Tuna’ya arka arkaya sorular sormayacaktık. Evdeki yaşantıyı biraz yavaşlatacaktık. Tuna konuşurken onun gözlerinin içine bakıp, cümlesini bitirene kadar göz temasını kesmeyecektik. Tuna’nın cümlelerini biz tamamlamayacaktık. Takıldığında herhangi bir tepki vermeyecek, yokmuş gibi davranacaktık. Dedim ya, henüz bu sorunu başında yakaladığımız için şanslıydık. Tuna’nın kendine güveninde herhangi bir örselenme oluşmamıştı.

Çocuklar konuşmaya çalışırken eğer biz onların lafını tamamlamaya kalkarsak ne oluyor peki?

-Beyin ve konuşma kasları arasındaki bu iletim anına sekte vurmuş oluyoruz.

-İyi konuşamadığı mesajını vermiş oluyoruz.

-Konuşmasıyla ilgili güvensizlik oluşturmasına sebep oluyoruz.

Halbuki onlar kafasında kurduğu cümleyi dile getimeye çalışırken tıpkı adım atmaya çalışan bir bebek gibiler. Bazen sendeliyorlar, bazen düşüyorlar. Çok müdahale edersek geç yürüyebiliyorlar.

Biz doktorumuzun dediklerini yaptık, 2. ayda hece tekrarları çok azalmıştı ve 3. ayda tamamen kayboldu. Ama hala bazı cümlelerde durup, düşünüp öyle devam edebiliyordu. Şimdi aradan epey zaman geçti ve görüyorum ki Tuna uzun cümlelerle konuşmayı seviyor. Aslında hep bu cümlelere ulaşmak için çabalıyormuş. “Anne, bugün okulda fazla oyuncak almanın iyi olmadığını öğrendim ve aslında paramızı boşa harcıyor olabiliriz ve tutumluluk yapmıyor olabiliriz diye düşündüm.”

Eğer siz de çocuğunuzun konuşmasında problem olduğunu düşünüyorsanız mutlaka uzmanına gidin. Bu yazıyı kekemelik sorununa çözüm olması için değil, bu durumda doğru bilgilere ulaşmanın zor olabileceğini belirtmek için yazdım.