Kategori arşivi: 1.ay
Kısa kısa…
– Tok ve uykusu olmadığı zamanlarda ellerine bakıp eğleniyo. Pek ses çıkarmıyo ama yakında çıkaracağının sinyallerini veren minik inlemeleri duyuluyor.
– Bazı geceler tamamen kendi yatağında uyuyor.
– Doktorların tavsiyesi üzerine geceleri hep sırt üstü yatırıyorum, gündüzleri yüzüstü uyumayı seviyo.
– Eldivenlere veda ediyoruz yavaş yavaş.
– İlk defa oğlum olmadan dışarı çıktım. Neredeyse 10 aydır her an birlikteyiz, eksik hissettim. Ama yine de iyi oldu.
Uykulu uykusuz geceler…
Saat 0.45, daha yeni daldı. Saat 18’den beri hiç uyumamıştı. Bu süre boyunca emzirme, sallama, kucaklama, tam dalıp yeniden ayılmaca gibi türlü yöntemler denendi ve benimle uyumak istediğine karar verildi. Direndim bizim yatağa alıp emzirerek uyutmamak için ama ancak böye uyuyabildi. Şimdi nasılsa uyudu, alsam yatağına diyorum, yok yok alırsam uyanır diyorum, ama böyle yatmak hiç güvenli değil diyorum, ama uykusuz kalmasından iyidir diyorum. Sonunda pes edip ben de kıvrılıveriyorum yanına. Artık o uyku nasıl bir uykudur tahmin edersiniz. 10 dakikada bir “ahh şimdi ezdim oğlanı galiba” korkusuyla uyanıp, bir oh çekip yeniden dalıyorum. 2 saat uyuyor oğlan, sonra 1 saat emme, alt değiştirme molası, sonra uykuya devam, ama bu sefer kendi yatağına yatırmayı başarabiliyorum. 2,5 saat de orda uyuyor, bense kendi yatağımda huzurla…
İlk banyo…
Düzenimiz düzensizlik..
Bebeğin 40’ı çıkana kadar bir düzeni olmaz derler. Ben de bu düzensizliğin de bir düzeni olduğunu düşünüyorum. Annelerin çoğu, bebeklerin gün içinde yaptıklarını not ederek ne zaman emdi, kaç saat uyudu, kaç kere kaka yaptı gibi bebekler camiasında çok önemli olayları takip edebiliyorlar. Hatta bu bilgileri kayıt eden bazı teknolojik aletler bile var. Bebeksiz hayatımda hiçbir zaman anlam veremediğim bu fizyolojik olayların takip edilmesi durumu bebekli hayata geçiş yapınca kaçınılmaz bir durum oldu. Eğer bebek bakımını siz üstleniyorsanız bu durumları takip edeceksiniz, etmelisiniz. Çünkü bebeğin dilinden anlamanın başka yolu yok. Kaç saat önce emdiğini bilirseniz ağlamanın açlıktan olup olmadığını kestirebilirsiniz. Eğer her zamankinden az uyuduysa, o zaman uykuyu engelleyen bir sebep (mesela gaz problemi) aramaya başlayabilirsiniz. Kaka sayısı yeterliyse, bebeğin iyi beslendiğini anlayabilirsiniz.
Süt olayı…
İkinci doktor kontrolümüze gittik bugün. Doğum kilosuna ancak ulaşmış. Bu biraz az gibi ama şimdilik endişeye gerek yok. Zaten dün gece gecelik, yatak, her yer süt oldu. Sonunda sütüm beklenen seviyeye ulaştı. Bunun için neler mi yaptım, hemen yazayım. Zaten kadınların üzerine konuşmaktan keyif aldıkları konuların başında geliyor sanırım. Bununla ilgili bir dolu kaynak bulabilirsiniz.
Bunlar da benim deneyimlerim:
http://newborns.stanford.edu/Breastfeeding/FifteenMinuteHelper.html
http://www.llli.org/NB/LVAprMay98p21NB.html
http://www.askdrsears.com/html/2/T020100.asp
http://www.kellymom.com/bf/index.html
Bu linklerin çoğunu emziren anneler grubundaki arkadaşlar önerdiler. Bana yardımcı oldukları için hepsine ne kadar teşekkür etsem azdır. Grubu var eden Blogcu Anne’ye de ayrıca teşekkürlerimi yollarım. Bu vesileyle emzirme reformundan da haberdar olduk. Sağa sola duyurduk.
Benim emzirme tecrübemde ilk hafta meme ucunda acı hissettim. Hatta bazen kanadığı bile oldu. Lansinoh’un meme ucu çatlakları için olan kremini sürdüm, ılık suyla yıkadım. En önemlisi de bebeğin memeyi doğru kavrayabilmesi için yardımcı oldum. Yanlış kavradığında memeyi ağzından çıkarıp tekrar verdim. Baya savaş verdik yani. Ama kısa süre sonra müdahaleye gerek kalmadan kendi kendine doğru kavramaya başladı. Acı ve çatlaklar da tamamen geçti.
Süt sağmak da sütü arttırıyor. Özellikle de bebek emdikten sonra memeler tamamen boşalmamışsa boşaltmak işe yarıyor. Böylece daha çok süt üretiliyor. Ben bu kısmında pek başarılı olamadım şimdilik.
Emzirme olayının bir de şöyle farklı bir yanı var. Şimdiye kadar başka başka anlamlar yüklediğiniz veya yükledikleri memeler asıl anlamına kavuşuyor. Artık olaya bakış açınız değişiyor. Bu konuyla ilgili düşüncelerimi şuradaki yazıdan daha güzel anlatamayacağım.
Nette bolca surf yaptırdığım bu yazıyı da burada sonlandırayım da internet serverınız biraz rahata ersin…
Bol sütlü günler…
İlk günler…
İşte buna lohusa bunalımı denir !
Bu stresli dönemde yemek yemek de çok zor geldi bana. Zaten minik balık sadece 1 saat izin veriyordu bana, o sırada alelacele tıkıştırıyordum bir şeyleri ağzıma. Bir daha yemek yemekten hiç keyif alamayacağımı düşündüm. Doğumdan sonra eve geldiğimde tartıya çıkıp sadece 4 kilo verdiğimi görmüştüm. Ama bu lohusa bunalımı 8 kilo daha götürdü benden. 6,5 kilo fazlam kaldı.
Bunların hepsinin geçeceğini söyleseler de inanmıyordum ama işte size ilk elden bir bilgi : GEÇİYOR !!!
5 gün geçtikten sonra kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Hatta evin içinde kendi kendime süslenmeye bile başlamıştım. Ağlamalarım da bitti. Çok normaldi bütün bunlar, geçti gitti işte…
Kauçuk ve Hayat…