Geçenlerde uykuyla ilgili yazdıklarımı gözden geçirdim. Tuna’nın bebeklik uykularından Sava’nın uyku düzenini oturtmaya doğru bir harita çıkardım.
Yazaranne gözüyle Sava’yı en son şöyle bırakmıştık.
Tuna ise son olarak sabahları 6’da uyanma alışkanlığı edinmişti.
Şimdilerde ne yapıyoruz, aldığım önlemler ne işe yaradı, bunları paylaşmak istedim.
Tuna öğlen uyursa akşam 9’da yatıyor, uyumazsa 8’de. Bazen üst üste uykusuz dönemleri oluyor. Öğlen uyumadığı halde 9’u geçiyor yatağa girmesi. Uykusuzluk iyice başına vurduğundan çabuk dalamıyor uykuya. Böyle zamanlarda bir gün saat 7’de uyutuyorum. Doping gibi geliyor bu erken uyku ona. Sabah 7-8’lere kadar da uyuyor.
Tuna haftada üç gün okula gidiyor ve okulda uyku saati yok. Bu yüzden öğle uykularını yavaştan bırakıyor gibi, ama bence hala ihtiyacı var. Okula gitmediği günler öğle uykusuna yatmak istemiyor. Yatağa girmeye bir şekilde ikna edersem de en az iki saat uyuyor.
Tuna’nın uykuya geçmesi kendi yatağında, kendi kendine oluyor. Çoğu zaman yanında durmuyorum. Uyumadan önce mutlaka kitap okuyorum. Vakit kalmadı, yarın iki tane okuyalım, dediğimde ağlayacak kadar önemsiyor bu kitap okuma anını. Buna çok seviniyorum.
Sava gündüzleri bir kere uyuyor uzun zamandır. Öğle uykusuna saat 2 gibi yatıyor, 1,5 saat uyuyor ortalama. Gündüz uyuyabilmesi için odanın mümkün olduğunca karanlık olması lazım. Emzik yine en önemli uyku objesi. Uyumadan önce kitap okumuyoruz. Sevmiyor okumayı. Çoğu zaman “Hadi uyku zamanı, emziğini bulalım,” diyorum. Sava’nın uyku ritüeli bu kadar kısa. O da çabucak uyum sağlıyor. Kendi yatağında uykuya dalıyor çoğu zaman. Son günlerde uykuya dalana kadar yanında beklememi istiyor. Diş çıkarma, büyüme atakları dönemlerindeyse kucağımda geçiyor uykuya. En fazla 5 dk. sürüyor uykuya geçmesi. Bu konuda abisinden çok farklı. Öğle uykusunun 45. dakikasında uyanabiliyor, pışpışla yeniden dönüyor uykuya ve 45 dk. daha uyuyor.
Sava gece uykusuna abisiyle aynı anda yatıyor. Abisine kitap okurken kulak bile kabartmıyor. Bazen o da kendi başına bir kitap kurcalıyor o kadar. Ya da bütün kitaplığı yere indiriyor. Gece- gündüz, bütün uykularında hala okyanus sesinden faydalanıyorum. Bazı akşamlar ikisini de koyuyorum yataklarına, çıkıyorum odadan ve 15 dk. sonra odadan hiç ses gelmiyor, bakıyorum uyumuşlar. İşte öyle akşamlar kendimi gerçekten şanslı hissediyorum. Çoğu zaman ikisini de yatağına yatırdıktan sonra önce ufaklık, sonra abisi kalkıp geliyorlar. Geri koyuyorum, yine geliyorlar. Birkaç tur böyle devam ediyor, sonunda odada bekliyorum.
Uyku olayında her çocuğun farklı olduğunu iki çocuklu olduktan sonra iyice öğrendim.
Birisi uykuya zor dalıyor, uyuduğu zamansa top atsan uyanmıyor.
Diğeri hemen uykuya geçebiliyor, ama çıt sesine uyanıyor.
Biri uyurken ışıktan çok rahatsız oluyor, neredeyse zifiri karanlıkta uyumak istiyor.
Diğeri gece lambası kullanmak istiyor.
Biri uyuma objesi olarak emzik istiyor, diğeri kitap okumazsa mümkün değil uyumuyor.
İşin en kolay kısmı da şöyle oluyor. Akşam 8-9 civarı eve döndüğümüz bir günse, ikisi de hiçbir şeye gerek kalmadan arabada dalıyorlar uykuya ve bana sadece onları yataklarına kadar taşımak kalıyor.
Sabah uyanma saatleri ise 7-8 arasında değişiyor. Biri uyanırsa mutlaka diğeri de uyanıyor. Genelde 8’e kadar yatakta kalma kuralımızı uygulamaya çalışıyoruz. En azından bizim yatakta biraz vakit geçiriyorlar.
Gece uyanmaları ise değişken. Tuna genelde sabaha kadar kendi yatağında uyuyor. Çok nadir bizim yanımıza gelebiliyor. Sava çoğu zaman 1 kere uyanıyor. Bazen 1’de, bazen 4’te… Uyanınca yanıma alıyorum ve sabaha kadar bizimle uyuyor. Geçenlerde hiç uyanmadan sabaha kadar uyudu. Demek ki kendini bu konuda yıpratmanın bir anlamı yok. Hazır olduğunda yapması gerekeni yapıyorlar.
Artık uykuyla ilgili pek bir şey okumadığım, çoğu şeyin rutine bindiği bir döneme girdiğim için mutluyum. Sizin de çocuğunuzla ilgili uyku problemleriniz varsa önce sakin olun ve bir gün hepsi geçecek, deyin.