Bir kadının çantası sadece eşyalarını taşıdığı aksesuar mıdır? Yoksa, içinde taşıdıklarıyla beraber kadını oluşturan bütün müdür? Birçok öyküde, romanda kadın kahramanın çantasıyla ilgili çeşitli durumlara rastlamışsınızdır ya da filmlerde. Bazı kadınlar, yanlarına tanımadıkları bir erkek oturduğunda, sıkıca sarılırlar çantalarına. Adamdan hoşlanıyorsa veya güvendiği bir adamsa, ikisinin arasında görürsünüz çantayı. İki kişilik otobüs koltuğunda kadın yalnız oturuyorsa, o çantanın koridora bakan koltukta durmaması, sadece çalınacak endişesinden mi gelir? Karanlık sokakta cüzdanına sıkıca sarılmış bir adam gördünüz mü hiç? Peki kadın neden sıkıca kavrar çantasının kulbunu? Çanta sadece çanta mıdır? Yoksa Freud’un dediği gibi çanta, kadının cinselliğini mi temsil eder?
Sara Şahinkanat’ın şiirsel anlatımla zenginleştirdiği, okuması oldukça eğlenceli olan kitapları aynı zamanda çok derin anlamlar içerir. Daha önce “Kim Korkar Masallardan?” yazımda kendisinin bir kitabına derin dalış yapmıştım. Geçen sene elimize geçen Annemin Çantası kitabıyla ilgili yazmayı uzun zamandır düşünüyordum. Adını ilk duyduğumda anlamıştım, bu kitabın beni çok duygulandıracağını, hatta yerle bir edeceğini. Öyle de oldu. Bir kadın için hayatındaki en önemli değişiklik anne olmaktır sanırım. Bunu çanta üzerinden gösterebilmek, anlatabilmek de ustalık ister. Sara Şahinkanat, içinde makyaj malzemeleri, deodorant, sakız, takı, ipod, kulaklık, krem, lens kutusu içeren bir çantadan bahsetmiyor. Onun çantasında çocuklarının yedek kıyafetleri, yara bantları, öğle yemeği, süt ve kitaplar var. Ama merak etmeyin, “kadın anne olunca kendini unutuyor,” demiyor. Kitaplardan biri kendisi için (Sabahattin Ali’ye göz kırparak). Sadece önceliklerini sıralıyor. Bu kadarla da kalmıyor, zor bir durumla karşılaştıklarında, o çok önemli çantasını parçalayıp, faydalı bir şeye dönüştürmekten de çekinmiyor. Beni en çok etkileyen kısım da burası sanırım. Bir annenin çocukları için neler yapabileceğine dair, çok ince ve keskin bir anlatım.
Kitapta çanta, kadının anneliğini temsil ediyor. Bu temsili kafamızda daha iyi oturtmak için biraz geçmişe bakmak istiyorum. Çanta kadınların hayatına nasıl giriyor ve zaman içinde ne gibi anlamlar taşıyor? Çantanın tarihi üzerinden kadının tarihteki yerini anlamaya çalıştım.
1800 öncesinde torbalar ve cepler şeklinde olan çantalar, kadınlar ve erkeklerin sahip oldukları kıymetli şeyleri hırsızlardan korumaları için kullanılıyordu. Kadınlar bu keseleri gizlemek için eteklerinin içinde saklıyorlardı. Böylece kadının çantası, cinselliğinin bir sembolü haline geldi. Çünkü onun çantasını görebilecek bir erkek, onun çok yakını olmalıydı. 18.yy’ın sonlarına doğru çantalar (aslında bahsedilen, şu an kullanılan çantalar değil, retikül denilen küçük keseler) daha süslü, kıyafetlerle uyumlu olmaya başladığında kadınlar, kendilerini koruyabilecek silahları, çeşitli makyaj malzemelerini taşıdılar, ama paranın kontrolü erkeklerde olduğundan kadınların çantasında para bulunmuyordu. Çantanın dekorasyonu, kadının ailesinin zenginliğini gösteriyordu.
1800-1930 arası yıllarda, seyahatlerde kullanılmak üzere büyük bavullar taşınır oldu. Fakat bu bavullar halıdan yapılıyordu ve zengin-fakir arasında ayırım yapılmasına engel oluyordu. Nedense böyle bir ayrıma her zaman ihtiyaç olduğundan Louis Vuitton adında Fransız beyefendi bu açığı kapatacak bavullar yaptı. Sonra bunu daha küçük çantalar izledi. Yüksek sınıftaki kadınların ev dışında fazlaca zaman geçirmeleriyle çanta taşıma ihtiyaçları artınca Louis Vuitton’a birkaç tasarımcı daha eklendi ve küçük, ama dayanıklı çantalar üretilmeye başlandı.
1930-1945 yıllarında sürrealizm akımı çanta tasarımlarında da etkili oldu. Dudak, şemsiye, ev şeklinde çantalar üretildi. 2.Dünya Savaşı sırasında fonksiyon, modanın önüne geçti. Çantalar giyim artıkları, saman ve iplikten yapıldı. Amerika bu durumdan pek etkilenmedi ve 1950’lerde timsah derisinden çantalar yaptı.
1960’lara doğru Avrupa’da çanta sektörü hareketlendi. Hermes ve Chanel gibi tasarımcılar ikonik çantalar üretmeye başladılar.
1960-1970’lerde kadının çantası, onun dünyadaki yerini sembolize edecek hale geldi. Omuzdan sallanan çantalar bu dönemde çıktı. Hippilerin özgür ve renkli olmasıyla daha serbest ve rengarenk tasarımlar yapıldı.
1970-1980 yıllarındaki feminist hareketlerde kadınlar, moda sektörünün ideal güzellik konusunda baskı yaptığı gerekçesiyle makyaj malzemelerini ve çantaları boykot ettiler. Bu dönemdeki çantalar daha sert hatlı, pratik ve sade oldu. Bunu takip eden yıllarda, tam tersi şekilde süslü ve gösterişli modeller üretildi, çünkü insanların hayatına disko kavramı girmişti. Ünlü markaların sahte çantaları ilk olarak bu dönemde çıktı.
1980-2000 arasında kadınların iş hayatında yükselmelerinin kıstası oldu çantalar. Kariyer basamaklarını tırmanan kadınlar, bunun göstergesi olarak pahalı, şık ve büyük çantalar kullanmaya başladılar. 2000’lere doğru maneviyatın öne çıkmasıyla daha küçük, baget modellere yönelim oldu.
Günümüze kadar gelen süreçte çantalar statüye, döneme ve kadına bakış açısına göre değişse de tek bir özelliği hep sabit kaldı: Çantalar kadınların gizemini her zaman saklı tuttu.
Aslında çanta, bir kadının sadece kişiliğini değil, niyetini de belli eder. Çantasına bakarak o kadının nerede yaşadığını, nasıl bir karakteri olduğunu, kendini nasıl görmek istediğini ve hayallerini tahmin edebilirsiniz. Bir çantaya bakıp bütün bu bilgileri nasıl anlayacağım, diyorsanız kadınları anlamanın kolay olmadığını hatırlatmak isterim. Ona gerçekten bakmanız gerekir.
Bir annenin çantasına bakan Sara Şahinkanat’a, çizimleriyle artık ekip olduklarını düşündüğüm Ayşe İnan Alican eşlik ediyor. Karakterlerin kıyafetlerine ve saçlarına hayran kalıyorsunuz. Oldukça gerçekçi başlayan hikayenin şaşırtıcı bir sona gideceğinin ilk belirtisi oluyor çizimler. Annenin, çocukları iki yanına alıp ağaç gölgesinde kitap okuduğu sayfadan sıcacık bir huzur yayılıyor içinize. Çantanın tarihini incelerken hiç bahsedilmeyen annelik halini kitabına taşıyan yazarımıza çok teşekkür ediyorum. Kalbime dokunan kaleminden çıkacak yeni kitabını da dört gözle bekliyorum.
Bizim evde, kitapta bahsi geçen çantanın bir adı var. “Atta Çantası.” İçindekilerse kitapta bahsedilenlerden az değil. Bu çantayı her gün özenle hazırlamak ekseriyetle keyif aldığım işlerden biri. Özellikle de eksiksiz hazırlamayı becerebilmişsem.
Son not olarak bu kitaptan güzel bir etkinlik çıkabileceğini eklemek istiyorum. Çanta şeklinde hazırladığınız kağıdın üzerine çocuğunuzla dergilerden kestiğiniz objeleri yapıştırıp keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Yazıyı hazırlarken yararlandığım kaynaklar:
http://www.pursepixie.com/purse-history/
http://www.nytimes.com/2006/02/26/style/tmagazine/t_w_1037_1038_talk_freud_.html?pagewanted=all&_r=0
İnsanlar çantalarına neler koyuyor, diye merak ediyorsanız aşağıdaki linkleri öneririm.
http://www.nerve.com/photo-features/travis/whats-in-your-bag
http://whats-n-yourbag.tumblr.com